Bir Devrin Battığı Yer

 Çanakkale Neden Gezilmeli

 Çanakkale ülkemiz insanlarında ayrı bir yere sahiptir. İnsanımızın özel değer vererek abdest alıp gezdiği, ayrı bir değer verdiği vatanımızın bir parçasıdır. Türkiye içinde ve dışında yaşayan insanlarımızın ortak paydasıdır Çanakkale. Ya kendi akrabanız, ya komşunuzun yakını ya da dostunuzun yakını Çanakkale’de ya şehit olmuştur yada gazi.

Çanakkale’yi bu değere taşıyan unsur, burada yatan binlerce kefensiz şehidimizdir. Çanakkale Bigalı Mehmet Çavuş ile Diyarbakırlı Ali Çavuşun yanyana savaştığı yerdir .

 Siz Çanakkale şehitliklerini dikkatli, oraları iyi bilen bir rehber, alan kılavuzu ile inceleyerek, coğrafyayı tarihi bilerek, anlayarak gezdiniz mi?

Edirneli ile Karslı, Sinoplu ile Adanalı, Kayserili ile Yozgatlı, Tuncelili ile Ankaralı, Hakkarili ile Bursalı, Çanakkaleli ile Artvinli ne için beraber savaştılar. Kosovalı ile Üsküplünün, Şamlı ile Medinelinin, Kırımlı ile Dramalının,  Çanakkale’de mezar taşlarında isimleri neden yazıyor hiç düşündük mü?

      Canlarını mallarını verdiler. Hep aynı bayrak, aynı iman, ezan, kur’an, namus ve özgürlük için değil mi?

Milletimizin birliği, ülkemizin bütünlüğü için Çanakkale Savaşlarını iyi anlamalıyız, iyi anlatmalıyız.

      Sizde Çanakkale şehitliklerini dikkatli, buraları iyi bilen bir Rehber, Alan kılavuzu ile inceleyerek, Coğrafyayı tarihi bilerek, anlayarak gezmek istemez misiniz?

     

Çanakkale

     Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Harbi içinde, tarihin en kanlı bölümü olarak bilinir. Türk Milletinin sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır. I. Dünya Harbi'nden kısa bir süre önce, 1911-1912 yıllarında Osmanlı Devleti son Afrika topraklarını İtalya'ya kaptırmış, 1912-1913 Balkan Hezimeti ise, Rumeli'deki son Türk hakimiyetini silip süpürmüştür. Bulgar Ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, 500 yıldır Türk yurdu olan Rumeli'nin kaybı, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi, o zamanın devlet adamlarında siyasi yalnızlığımızın tabii bir sonucu olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla I. Dünya Harbi'nde rastlayan günlerde Osmanlı devleti yalnızlıktan ve emniyetsizlikten kurtulmak fakat, Balkan savaşının kötü anılarının tesiri altında kalan her iki blokta Türk ittifakını küçümsemişler ve bu ittifakın kendileri için bir yük olmasından endişe etmişlerdi.


     Ancak, Alman İmparatoru, her iki blok arasındaki savaşta, Osmanlı devletinin hiç değilse bir kısım düşman gücünü meşgul edebileceği gerekçesiyle müdahale etmiştir. Bu suretle Osmanlı devleti, kaderini alelacele, 2 Ağustos 1914'te "Üçlü ittifak'a bağlamıştır. İşte Çanakkale Zaferini yaratan kuvvet. 1914 yazında küçümsenen değeri hakkında yanlış teşhis konan bu TÜRK ORDUSU'dur. Avrupa'da savaş bütün şiddetiyle sürerken, hareket harbinin yerini siper harbi almıştır. Bu cephede yarma yapmak ve kesin sonuç almak son derece zorlanmıştır. Halbuki "üçlü itilaf"ın askere gücü günden güne artmaktadır. Bu güç , hareket savaşına müsait başka savaş alanlarında kullanılmalıdır. İngiltere Başkanı Lloyd GEORGE ve Bahriye Nazırı CHARCHILL bu görüşü benimsemişlerdir. Çanakkale Savaşları, işte bu görüşü benimseyenlerin esiridir.

 

    Hareket sahası olarak Gelibolu Yarımadası'nın seçilmesi, bu bölgenin jeopolitik bakımdan çok büyük öneme sahip olmasındandır. Boğazlar, Güney Rusya ve bütün Karadeniz kıyılarının açık denizlere olan tek çıkış noktasıdır. Harp halinde bu geçidin kapanması, Rusya için hayati önem taşımaktadır. Zira, Rusya'nın insan ve hammadde kaynakları zengin, fakat sanayi ve mali imkanları sınırlıdır. Bunun için uzun ve sürekli bir savaşın gerektirdiği silah, cephane ve malzeme ikmalini temin edemeyecek durumdadır.

 

     Bu durumda boğazlar doğu cephesinin en müsait ve hayati menzul hattını teşkil etmektedir. Bu geçidin açılmasıyla Rusya'yı takviye edecek, batı cephesinin yükünü hafifletecek, dolayısıyla savaşı kısaltacaktır. Osmanlı devletinin savaş dışı edilmesiyle, muhtemelen Balkan devletleri ve İtalya "itilaf" devletleri yanında savaşa katılacaklardı.

 

    O zaman İngiliz Bahriye Nazırı olan CHURCHILL'in ısrarla üzerinde durduğu bu fikirlere önceleri pek itibar edilmemiştir. Ancak 1914 Aralık ayında başlayan Türk Sarıkamış harekatı üzerine telaşlanan; çok zor durumda kalan hiç değilse bir kısım Türk kuvvetlerinin başka Cephelere çekilmesini isteyen Rusya'nın yükünü azaltmak için, Çanakkale seferine karar verilmiş, fakat kesin neticeyi batı cephesinde arayanları darıltmamak amacıyla önce sadece donanmayla ve zorla Çanakkale Boğazı geçilmeye çalışılmıştır.

 

www.canakkalesavasi.gen.tr

 

     BOMBA SIRTI VAKASI

 

     Çanakkale Savaşı'nı kazandıran yüksek ruhun örneği destanlaşan alaylarımızla bu sırtlarda sergileniyordu. 27. Alay, 57. Alay ve diğerleri...


      "Size Bomba sırtı Vakasını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasındaki mesafe sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulamamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayan-ı gıpta bir itidal ve tevekkülle, biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor. Hiç ufak bir fütur bile göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenler, ellerinde KUR'AN-I KERİM, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayran ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Savaşı'nı kazandıran bu yüksek ruhtur." MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

 

     İZZETTİN ÇALIŞLAR ATATÜRK’ÜN KURMAY BAŞKANI ANLATIYOR

 

     Bu günkü muharebede askerlerimizin tevekkül ve dindarlıkları pek fazla ve takdire şayandır.
57. Alay askerleri başka bir aşkla çarpışmışlardı. Askerler Şahadet mertebesine varmak hissiyatıyla dolu idi. Cennete kavuşacaklarına iman etmişlerdi. Muharebeden sonra arazi üzerinde şuraya buraya bırakılmış çamaşırlara tesadüf ediliyordu. Bu çamaşırlar şehit olunca temiz elbise ile Cennete kavuşmayı düşünen dindar kahramanların attıkları eski, kirli çamaşırlardı. Yerine temiz çamaşırları giymişlerdi. Böyle bir asker şehit oluncaya kadar gazidir.


      Düşmanı önüne katar, şiddetli hücumuna süngüsüne düşman dayanmaz. Bu yüce hatıra askeri tarih ve millimizi süsleyen sayılı vakalardan biri olmaya ve daima takdir edilmeğe değerdir. İşte bugünde öyle oldu. Dünyanın en çevik, en nişancı ve en sporcu insanlarını yüz geri etmiş, gemilerine sığınmaya mecbur etmişti. Hakikaten Arı burnuna çıkan düşman kuvvetleri bu gün tekrar gemilerine binmeğe karar vermek üzere idiler. Fakat yukarıda gösterildi ki müthiş bir donanma ateşlerine karşı bire üç nispetinde üstün düşmanla çarpışılmıştı. Bu iki alayın(27. ve 57.) maddi kuvveti düşmanı büsbütün denize atmaya yeterli gelmedi.57. Alay askerlerinin manevi kuvveti, Alay komutanı binbaşı Avni beyin ve diğer subayların bu hususta muharebeden önce fazlasıyla meşgul olmalarıyla had safhaya getirilmişti. Alay Eceabat'ta Çamburnu meydanlıklarında sık sık mevlidi şerif okutur, dualar okunur, asker ve subayların kalplerindeki iman nuru ateş saçardı. Bu askerler 25 Nisan günü Avustralyalıların ilk hamlede Kocaçimen, Conkbayırı, Sancaktepe, kavaktepe hattını tutmaktan ibaret olan planlarını akıbete uğratırken Düztepeden itibaren Cesaret tepesine kadar olan sahayı adeta birbiriyle temas eden cesetler içinde bırakmıştı.                         

 

     SEYİD ONBAŞININ KOMUTANI YÜZBAŞI MEHMET HİLMİNİN HATIRALARINDAN


      Önce onları manevi açıdan hazırlamam gerekiyordu. 18 mart 1915 öncesi vatan uğrunda şehit olmak için yemin ediyorlardı.


      Bütün erlerde savaş için büyük bir istek vardı. Bu hali sürdürmek gerekiyordu. Daha evvel de bildirdiğim gibi bölükte  namaz kılmayan hiç kimse yoktu. Devamlı telkinlerim neticesi olarak dini hisleri olgunlaşmıştı. Manevi güçlerinin sarsılmaz bir duruma gelmesi ise, ancak hakiki din adamlarına dayanarak, Allah'ın istediği şeyleri yaparak olacağına kani olmuştum.


      Aşağıda bahsettiğim şekilde uygulamaya koydum:


1-Bugünden itibaren daima abdestli bulunacak ve harbe abdestli olarak başlanacak.


2- Topların dolması için verilecek kumanda ile her toptan sağındaki bir er nöbete çıkacak. Bu suretle 4 er tarafından Ezan-ı Muhammedi okunarak 1. doldurma işi yapılacak.


3- Yeni gelen yedek subay adaylarının medreseden gelen kısmı kendilerine lüzum hasıl oluncaya kadar yüksek sesle tekbir alacaklar. Bir kısmı da Kuran okuyacaktır. Vazifesini bitiren erler, onları kalben izleyecektir. Ateş aralarında ise bütün batarya sesli "tekbir"e katılacaktır.


      YEMİN EDİYORLAR. TAAHHÜT EDERMİSİNİZ......EDERİRİZ
     Düşmanın Boğaz'dan geçişiyle vatanımız ve İslamiyet alçalma derecesine düşecek, Boğaz'ın muhafazasında ise elde edilecek kazançlar, milletin şerefini kurtaracağı gibi bütün İslam aleminin kalplerinde hasıl olacak minnettarlıktan dolayı vicdani ödül olacak, gazamız Allah ve Peygamber'imizi hoşnut edecektir.

 

     Buradaki yenilgi hiçbir savaştaki yenilgi ile kıyaslanmaz.. Bütün eratın gözlerinde şimşekler çakıyordu. Ülkenin dört bir yanından gelmiş çeşitli yaşlardaki civanmert delikanlılar, adeta tek vücut, tek yürek olmuş komutanlarını dinliyorlardı. Yüzbaşı Hilmi bey sözlerine, çok iyi bildiği bir soru ile devam ediyordu:


Söylediğim şartlarda harp edeceğiz. Taahhüt eder misiniz?


- Ederiz!

 

 

 

 

Fotoğrfaflar

grnt0696.jpg

Ziyaretçi Sayıları

001911520
Bgün
Dün
Bu Hafta
Geçen Hafta
Bu Ay
Geçen Ay
Ziyaretçi Sayısı
847
296
2210
1638517
9430
28379
1911520

Your IP: 3.142.35.75
Server Time: 2024-04-20 08:19:32

www.kolayda.com