Faydalı Linkler
MÜZİK
Çanakkale Kara Savaşları
18 Mart 1915 Boğaz Savaşı’nda önemli kayıplar veren İtilâf devletleri, Boğaz’ın sadece denizden yapılacak bir saldırı ile geçilemeyeceğini anladılar. Bunun üzerine donanmanın desteği ile karaya asker çıkarılmasına karar verdiler. İtilâf devletlerinin kara kuvvetlerinin Gelibolu Yarımadası’na çıkarma planını Akdeniz Kuvvetleri Başkomutanı General Ian Hamilton hazırladı. Hamilton, strateji olarak Osmanlı kuvvetlerinin asıl çıkarma yapılacak bölgeden uzakta tutulması için bazı bölgelere “gösteri çıkarmaları” yapmayı ve gösteri çıkarmalı ile Osmanlı kuvvetlerini oyalamayı amaçladı. Hamilton, ilk çıkarma yeri olarak Seddülbahir’i tercih etmişti. seçkin bir birlik olan 29 ncu İngiliz Piyade Tümeni Seddülbahir’e çıkarma yapacak ve Alçıtepe ele geçirilecekti. Hamilton, ikinci çıkarma yeri olarak Kabatepe’nin kuzeyini seçti. Buraya iki tümenden oluşan Anzakbirlikleri çıkarma yapacaklar ve ilk hedefleri yarımadaya hakim olan Conkbayırı-Kocaçimentepe hattı olacaktı. Seçilen bu iki yer Hamilton’un yaptığı planın bel kemiğini oluşturuyordu. Her iki yer de stratejik öneme sahipti. Seddülbahir, Boğaz girişine hakimdi. Koca çimen tepe ise, yarımadanın en hâkim noktasını oluşturuyordu.
Çanakkale Boğazı’nın İtilâf donanması tarafından zorlanması sırasında Çanakkale bölgesinde az sayıda Osmanlı kara kuvveti bulunuyordu. 18 Mart Boğaz Harekâtı’ndan sonra alınan istihbarat, İtilâf devletlerinin kara kuvvetleriyle Çanakkale’yi geçmeyi planladıkları yönündeydi. Bu çerçevede Osmanlı Başkomutan Vekili Enver Paşa, Çanakkale Boğazı’nı savunmak amacıyla kurulmuş olan 5 nci Ordu Komutanlığı’na 24 Mart 1915 tarihinde Mareşal Liman von Sanders’i atadı. Liman von Sanders atanmasının ertesi günü Gelibolu Yarımadası’na gelerek eski savunma sistemini bir tarafa bırakarak, kıyıların yeterli ölçüde gözetlenmesi için güvenlik karakolları kurulmasını ve tümenlerin büyük kısımlarının toplu bir şekilde İtilâf donanmasının topçu menzilinin dışında tutulmasına yönelik bir savunma düzenine geçti. Liman von Sanders 5 nci Ordu Komutanı olarak göreve başladığında bölgedeki Osmanlı ordusunun komuta heyetinde 3 ncü Kolordu Komutanı Esat (Bülkat) Paşa, Kurmay Başkanı Fahrettin (Altay) Bey, 9 ncu Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey, Kurmay Başkanı Binbaşı Hulusi (Conk) Bey, 19 ncu Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal (Atatürk) Bey, Kurmay Başkanı Binbaşı İzzettin (Çalışlar) Bey’di. Tuğgeneral Cevat (Çobanlı) Bey ise Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı idi. Liman von Sanders İtilâf devletlerinin muhtemel asker çıkaracağını bölgeleri şu şekilde öngörerek 5 nci Ordu’yu şöyle konuşlandırmıştı: Eski Truva şehrinin doğusunda ve batısında konuşlanmak üzere 3 ncü ve 11 nci Tümenler görev yapacaktı. 3 ncü Tümenin komutanı albay Nikolai, 11 nci Tümen’in komutanı Albay Rafet Bey’di. İkinci derecede önemli olan yer Bolayır’dı. Bolayır’da 5 nci ve 7 nci Tümenler konuşlandırıldı. 5 nci Tümen’in komutanı Albay Sodenstern, 7 nci Tümen’in komutanı Yarbay Remzi (Alçıtepe) Bey’di. Seddülbahir’in savunulması için ise sadece 9 ncu Tümen ayrılmıştı ve komutanı da Albay Halil Sami Bey’di.
Akdeniz Seferi Kuvvetler Başkomutanı IanHanilton, 25 Nisan 1915’te stratejik açıdan önemli bir yere sahip olan Alçıtepe’yi ele geçirmek için aslî çıkartma bölgesi olarak Seddülbahir’i seçti. Seddülbahir bölgesine ilk çıkarma yapacak olan 29 ncu İngiliz Tümeni beş ayrı noktada karaya çıkarma yapacaktı. Bu çıkarma yerleri harflerle belirlenmişti: S (eski Hisarlık), V (Ertuğrul Koyu), W (Tekke Koyu), X (İkiz Koyu), Y (Zığındere Ağzı ve kuzeyindeki Sarıtepe). İngilizler planlarında ilk hedef olarak Alçıtepe’yi seçmelerine rağmen, beklemedikleri sert direnişle karşılaştılar. Üç günlük kıyı savaşlarında Osmanlı kuvvetlerinin başarılı savunmaları karşısında ne yapacaklarını şaşıran İngiliz birlikleri, takviye olarak Fransız Tümeni’nin de gelmesi ile rahat nefes alabildiler. 25 Nisan’da başlayan ve 28 Nisan’a kadar geçen üç günlük süre içerisinde Seddülbahir bölgesine çıkan İngiliz birliklerinde üç tugay komutanı, dokuz tabur komutanı yaralandı. 29 ncu İngiliz Tümeni’nin üç tugay komutanı yerlerine geçen iki albay ve tugayların kurmay subayları da vuruldukları için İngiliz birliklerinin sevk ve idareleri aksadı. İngiliz taburları yarı mevcutlarını da kaybettiler. Seddülbahir bölgesinde Ağustos ayına kadar devam eden muharebelerde (Birinci Kirte, İkinci Kirte, Birinci Kerevizdere, Zığındere ve ikinci Kerevizdere) İtilâf devletleri planladıkları hedefe ulaşamamışlar ve pek çok kayıp verdiler.
25 Nisan’da eş zamanlı olarak Arıburnu bölgesine de çıkarma yapan İtilâf devletleri burada Mustafa Kemal idaresinde 19 ncu Tümen birlikleriyle (27 nci Alay, 57 nci Alay, 77 nci Alay ve 72 nci Alay) karşılaşmışlardı. 261 rakımlı tepede Mustafa Kemal’in düşman önünden kaçan askerlere “süngü tak yere yat” emrini vermiş, "BEN SİZE TAARUZU DEĞİL ÖLMEYİ EMREDİYORUM BİZ ÖLÜNCEYE KADAR GEÇEN ZAMANDA YERİMİZİ BAŞKA ASKERLER VE KOMUTANLAR ALACAKTIR".Ne yapacağını şaşıran düşman askerleri de yere yatınca Mustafa Kemal “KAZANDIĞIMIZ AN O ANDIR” diyerek savaşın kaderinin daha başta değiştiğini belirtmişti. Bundan sonra bu bölgede de taarruzlar birbirini izlemiş ancak İtilâf devletleri burada da başarılı olamamıştı. İtilâf devletleri Beşige ve Saros Körfezi’ne şaşırtma çıkarmaları yapmışlar, Fransızlar da Kumkale’ye çıkarma yaparak iki gün (25 Nisan) oradaki Osmanlı kuvvetlerini oyaladılar.
Akdeniz Seferi Kuvvetler Başkomutanı Ian Hamilton, Seddülbahir bölgesinde kesin bir sonucun alınmasının mümkün olmadığına kanaat getirdi ve yeni çıkarma bölgesinin suvla Limanı çevresi olması ve Anafartalar istikametinde de taarruz yapılmasını planladı. Bu taarruza paralel olarak Arıburnu bölgesinde Conkbayırı’na da saldırılması kararlaştırıldı. 6 Ağustos’ta güneyden Seddülbahir’de, orta bölgede Kanlısırt ve Conkbayırında, kuzeyde ise Suvla ve Anafartalar bölgesinde başlayan İtilâf Devletleri’nin saldırıları karşısında Mehmetçik büyük bir direniş gösterdi. Mustafa Kemal, 8-9 Ağustos’ta Anafartalar Grup Komutanlığı’na atandı ve emrine verilen yaklaşık kırkbeşbin kişilik kuvvetle İtilâf devletlerinin bu şiddetli saldırılarını durdurdu ve tarihe “Anafartalar Kahramanı” olarak ismini yazdırdı. Ağustos ayı boyunca devam eden muharebelerde İtilâf Devletleri başarılı olamayacaklarına artık kesin kanaat getirdiler. Akdeniz Seferi Kuvvetleri Başkomutanı Ian Hamilton bu yenilgide suçun % 50’sinin kendisinde olduğunu söyledi.
Çanakkale Cephesi’nde başarı elde etmenin mümkün olmadığını sadece komutanlar değil, İtilâf devletlerinin siyasetçileri de kabul ettiler ve Eylül 1915’te Gelibolu Yarımadasının boşaltılıp boşaltılmamasını tartışılmaya başladılar. Yaklaşık bir buçuk ay süren tartışma süreci sonunda Gelibolu’nun boşaltılmasına karar verdiler. Ekim ayı başında Akdeniz Seferi Kuvvetleri Başkomutanı General IanHamilton’ı görevinden uzaklaştırıldı ve yerine 15 Ekim 1915’te General Monro tandı. General Monro, kısa süre içerisinde Gelibolu Yarımadasına gelerek 30 Ekim 1915’te cepheyi dolaştı ve muhtemel bir boşaltmanın hesaplarını yapmaya başladı. 7 Aralık 1915’te İngiltere Hükümeti Gelibolu Yarımadasının bir kısmının boşaltılması konusunda kesin karara vardı. 9 Aralık’tan itibaren Gelibolu Yarımadasının kuzey bölgesinden gizlice çekilme hazırlıklarına başlandı. 19/20 Aralık gecesinde İtilâf devletlerinin askerleri Gelibolu Yarımadasının kuzey bölgesini tahliye etmişlerdi. 27 Aralık’ta İngiltere Hükümeti Seddülbahir Cephesi’nden de çekilme kararını onayladı ve İtilâf devletleri 9 Ocak 1916 tarihinde buradan da çekilerek Gelibolu Yarımadasını tamamen boşalttılar.
Çanakkale Cephesi’nde İngilizler 410.000, Fransızlar 79.000 olmak üzere toplam 489.000 askeri savaş alanına sürdüler. Bu askerlerden İngilizler 205.000, Fransızlar 47.000 zayiat vermişlerdi. İngilizlerin zayiat oranı % 50, Fransızların ise % 59,9’du.
Çanakkale Savaşları’nda Avustralya askerlerinden 7.594’ü hayatını kaybetti. 20.000’i ise yaralandı. Türkiye’de “ANZAK” olarak ifade edilen Avustralya ve Yeni Zelandalı askerlerden hayatını kaybedenlerin toplamı 10.295, yaralananları toplamı ise 24.546’dır.
Osmanlı Devleti Çanakkale Cephesi’ne yaklaşık 500.000 asker gönderdi. Bu askerlerden 57.084’ü savaş meydanında şehit düştü. 20.297’si ise hastanede hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerin toplam sayısı 77.381’dir. yaralanan askerlerin sayısı 97.864, hava değişimi verilenlerin sayısı 7.084 ve hastaneye sevk edilenlerin sayısı 14.000’di. yaralanan, hava değişimi verilen ve hastaneye sevk edilen askerlerin toplamı 118.948 kişiydi. Çanakkale Cephesi’nde Osmanlı Ordusunun zayiat oranı, % 41.63’dü. Şehit olanların (hastanede hayatını kaybedenler dahil) oranı % 15.47, yaralananların (hastaneye sevk edilen ve hava değişimi alanlar dahil) oranı % 23.78, esir düşenlerin oranı ise % 2.38’di.
Çanakkale Zaferi, Mehmetçiğin direnme gücünün, fedakârlık ruhunun, vatan ve millet sevgisinin abideleşen bir simgesi oldu ve ileride Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olacak olan büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de bütün dünya tarafından ilk kez tanınmasını sağladı.
Çanakkale Savaşlarında 3 ncü Kolordu Komutanı olan Esat Paşa (Korgeneral Bülkat), hatıralarında “Düşman donanmasına Çanakkale Boğazı’na yaklaşmak ve Boğaz’ı zorlayıp İstanbul’a gelmek fırsatını vermeyenlerin birincisi Cevat Paşa ikincisi ben, kesin sonucu sağlayan da Anafartalar Komutanı Mustafa Kemal Paşa’dır” değerlendirmesinde bulunuyordu.
Arıburnu ve Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Atatürk 1934 yılında Çanakkale Cephesi’nde hayatını kaybeden yabancı askerler için şu sözlerle bir kez daha tarihe geçti.
“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar!
Burada bir dost vatanın toprağındasınız, huzur ve sükûn içinde uyuyunuz.
Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
NOT:Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından "Çanakkale şehitlikleri" adlı kitaptan özetlenmiştir.